Deyimler

Toplam 11,193 deyim bulundu. Alfabetik sıraya göre listeleniyor.

... azmanı

...'nın çok gelişmişi, iri yapılısı.

108

... bir hâl almak (hâle girmek)

... bir duruma gelmek: Hastalık tehlikeli bir hâl aldı.

35

... canlısı

... düşkünü.

43

... demeye getirmek

doğrudan söylemeyip dolayısıyla anlatmak: 'Hadi, sedirin önünde tepsiyi elimden sen al, demeye getiriyormuş.' -A. Ağaoğlu.

31

... demeye kalmamak

söylemeye, yapmaya fırsat olmamak: İşimiz bitiyor demeye kalmadı, herkes ayağa kalktı.

31

... durumuna düşmek

şartları kötüleşmek.

31

... durumunda olmak (bulunmak)

zorunluluğunda olmak.

31

... duygusu uyandırmak

bir duygu oluşturmak: 'Bu çeşit mülahazalar bizde ancak bir isyan duygusu uyandırabilirdi.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

42

... elinden çıkmak

biri tarafından yapıldığı belli olmak: 'Giysi belli oldu, çok kaliteli, çok iyi terzi elinden çıkmış.' -M. İzgü.

45

... fırın ekmek yemesi lazım

'bir duruma erişmek için pek çok emek vermesi, çalışması gerekir' anlamında kullanılan bir söz: Onun usta olması için daha beş fırın ekmek yemesi lazım.

35

... gibi yapmak

... imişçesine davranmak: Sever gibi yapmak.

49

... hâline gelmek

gibi olmak.

39

... kim ... kim

yakıştırılan şeyin uygunsuzluğunu belirtmeye yarar: 'Bambu ağacından takım kim, ben kim?' -H. Taner.

51

... kisvesi altında

'herhangi bir nitelikte veya biçimde' anlamında kullanılan bir söz.

54

... nere ... nere

iki şeyin aralarındaki uzaklığı veya nitelik ayrımını belirten bir söz: Konya nere Ankara nere.

34

... nerede ... orada

söylenilen iki şeyin birlikte olması gerektiği anlatılmak istendiğinde kullanılan bir söz: Ben nerede sen orada.

32

... olsun ... olsun

sözü geçen her şey: 'Er olsun subay olsun, harpte ölen her askerin müşterek sembolü meçhul askerdir.' -P. Safa.

84

... sevdasına düşmek

bir şeyi çok fazla istemek.

36

... vaziyeti takınmak

herhangi bir tavır takınmak.

32

... yaşını sürmek

... yaşında olmak: 'Artık çocuk değilsin, on yedi yaşını sürüyorsun.' -O. V. Kanık.

30

... ziyafeti çekmek

herhangi bir şeyi en iyi biçimde başarmak, herhangi bir yönüyle doyurmak: Orkestra tam bir müzik ziyafeti çekti.

42

(... etmenin) âlemi var mı?

'yakışık alır mı, uygun olur mu?' anlamında kullanılan bir söz.

36

(...-mesi) an meselesi

olması her an mümkün, sürekli gerçekleşebilecek durumda: Dayımların gelmesi an meselesi.

39

(...-mesi) gün meselesi

olması her an mümkün, sürekli gerçekleşebilecek durumda: Kovulması gün meselesi olduğu için usta bir taraftan sıkıştırıyor, patron bir taraftan sıkıştırıyor.

33

(...) aşağı (...) yukarı

1) bir kimsenin adının dilden düşürülmediğini, onun pek gözde olduğunu anlatan bir söz: 'Adı erken yaşta şaire çıkmıştı. Şair aşağı, şair yukarı.' -H. Taner. 2) bir hizmette çok kullanılan kişice, yakınma olarak kullanılan bir söz.

36

(...) belası

-den dolayı, sebebiyle: 'İlme karşı saygı belası olarak dinlemek zaruridir.' -Y. K. Beyatlı.

126

(...) hakkı tanımak

izin vermek: 'Saliha, anneye çocuğunu haftada iki kere görme hakkı tanıyan kararı yazdırıyor.' -A. Kulin.

32

(...) hâlini almak

herhangi bir duruma gelmek: 'Bu hastalık korkusu onda, hayatı kendine zehreden tehlikeli bir psikoz hâlini almıştı.' -M. Ş. Esendal.

33

(...) hükmünde olmak

1) değerinde olmak: Kaynata, baba hükmündedir. 2) yerinde olmak, yerine geçmek.

32