En Çok Okunanlar

En popüler atasözleri ve deyimler

En Çok Okunan Atasözleri

aba altında er yatar

giyim kuşam kişiliğe ölçü olamaz.

123 görüntülenme

acemilik çekmek

alışamadığı bir işte zorluk çekmek.

119 görüntülenme

abazan kalmak

1) uzun süre cinsel ilişkide bulunmamak; 2) aç kalmak.

103 görüntülenme

aba gibi

kaba ve kalın (kumaş).

102 görüntülenme

abdest tazelemek

abdesti bozulmadığı hâlde yeniden abdest almak.

102 görüntülenme

abdest bozmak

idrar veya dışkı yapmak.

95 görüntülenme

her koyun kendi bacağından asılır

herkes kendi davranışlarından sorumludur, herkes hatasının cezasını kendisi çeker.

64 görüntülenme

ava giden avlanır

çıkarını başkalarına zarar vermekte arayan kimse, o zarara kendisi uğrar.

60 görüntülenme

av vuranın değil, alanın

bir şeyden, sahibi değil de başkası yararlanıyorsa asıl sahip yararlanan kişidir.

54 görüntülenme

denize düşen yılana (yosuna) sarılır

güç bir duruma düşenlerin bundan kurtulmak için her türlü çareye başvurmaları olağandır.

54 görüntülenme

aba vakti yaba, yaba vakti aba

gereksinimler vaktinden önce ve ucuz olduğu zaman karşılanmalıdır.

53 görüntülenme

abdest almak

1) Müslümanlar, belli ibadetleri yapabilmek için bir düzen içerisinde bazı organları yıkayıp bazılarını mesh ederek arınmak; 2) boy abdesti almak.

53 görüntülenme

evdeki pazar (hesap) çarşıya uymaz

önceden tasarlanan bir iş umulduğu gibi sonuçlanmaz, düşünüldüğü gibi olmaz.

52 görüntülenme

ağız birliği etmek

bir konuda anlaşarak aynı biçimde konuşmak, söz birliği etmek.

51 görüntülenme

acıkmış kudurmuştan beterdir

uzun süre bir nesnenin yokluğunu çeken kimse, onu gördüğünde büyük bir istekle ona saldırır.

51 görüntülenme

ekmeğini ekmekçiye ver, yarısını yerse helal olsun

verilecek ücret ne kadar çok olursa olsun, her iş uzmanına yaptırılmalıdır.

51 görüntülenme

abanın kadri yağmurda bilinir

bir şeyin gerçek değeri, ancak ona çok ihtiyaç duyulduğu zaman iyi anlaşılır.

50 görüntülenme

ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur

çocuklar ana ve babalarından öğrendiklerini yapmaya özenirler.

50 görüntülenme

bir koltuğa iki karpuz sığmaz

aynı zamanda birden çok işle ilgilenmek başarı için sakıncalıdır.

49 görüntülenme

abdal tekkede, hacı Mekke'de bulunur

herkes kendisine yakışan ve uğraştığı işle ilgili olan yerdedir.

49 görüntülenme

a'dan z'ye (kadar)

baştan aşağı, tamamen, tamamıyla, bütünüyle: Evini a'dan z'ye değiştirdi.

48 görüntülenme

abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır

görmemiş kişi, rastlantı sonucu layık olmadığı bir duruma kavuşursa bu durum kendisinin hakkıymış gibi aptalca böbürlenir.

48 görüntülenme

âleme verir talkını (telkini), kendi yutar salkımı

kendisinin inanmadığı ve tutmadığı öğütleri başkalarına kolayca verir.

48 görüntülenme

acele ile yürüyen yolda kalır

iş yaparken acele eden şaşırır, işini bitiremez.

47 görüntülenme

taş yerinde ağırdır

kişinin değerini en iyi bilenler, kendi çevresinde bulunanlardır.

47 görüntülenme

abdesti gelmek

abdest bozmaya gereksinim duymak.

46 görüntülenme

sofrada elini, mecliste dilini sakla

topluluk içinde kendini denetle, aşırı davranışlarda bulunmaktan kaçın, açgözlülük ve gevezelik etme.

45 görüntülenme

acıkan ne olsa yer, acıyan ne olsa söyler

geçim sıkıntısı içinde bulunan kişi geçinebilmek için her yolu dener, her işi yapar, canı yanan kişi de sonunu düşünmeden ağzına geleni söyler.

45 görüntülenme

aklın yolu birdir

iyi düşünüldüğünde ayrı ayrı kimselerce varılacak sonuç hep aynıdır.

45 görüntülenme

birlikten kuvvet doğar

toplu veya beraber davranmak daha büyük güç sağlar.

44 görüntülenme

En Çok Okunan Deyimler

sicim gibi

damlaları ince bir sıra oluşturacak biçimde birbiri ardınca akan (yağmur, gözyaşı): 'Gözlerinden sicim gibi yaş inerek hepsini bir kömür sandığına doldurdu.' -A. Ağaoğlu.

338 görüntülenme

istifini bozmamak

aldırış etmeyip durum ve davranışını değiştirmemek: 'Adamcağız o akşam, arkasından bir bisiklet çıngırağı duymuş fakat istifini bozmamıştı.' -H. E. Adıvar.

132 görüntülenme

(bir iş veya durum) tersine dönmek

beklenildiği, umulduğu gibi gerçekleşmemek, aksi olmak: 'Ya hesapları tersine dönüverirse o vakit başımıza gelecek belada ortağız kardeşim!.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

116 görüntülenme

(...) belası

-den dolayı, sebebiyle: 'İlme karşı saygı belası olarak dinlemek zaruridir.' -Y. K. Beyatlı.

113 görüntülenme

(bir iş veya durum) tersine gitmek

1) istenildiği gibi gerçekleşmemek, iyi sonuç vermemek; 2) bir işten veya bir durumdan hoşlanmamak: 'Kızların keman çalması benim o zamanlar bir tersime giderdi.' -H. Taner.

98 görüntülenme

... azmanı

...'nın çok gelişmişi, iri yapılısı.

92 görüntülenme

... olsun ... olsun

sözü geçen her şey: 'Er olsun subay olsun, harpte ölen her askerin müşterek sembolü meçhul askerdir.' -P. Safa.

79 görüntülenme

duyum almak

bir konu hakkında haber almak, bilgi edinmek.

52 görüntülenme

dalga geçmek

argo 1) üzerinde durulması gereken işle ilgilenmeyerek başka şeyler düşünmek veya yapmak: 'İki delikanlı dalga geçip otururlarken kapı yeniden sürüldü.' -M. Ş. Esendal. 2) eğlenmek, alay etmek; 3) geçici sevgi ilişkisi kurmak, gönül eğlendirmek.

49 görüntülenme

... kisvesi altında

'herhangi bir nitelikte veya biçimde' anlamında kullanılan bir söz.

46 görüntülenme

... kim ... kim

yakıştırılan şeyin uygunsuzluğunu belirtmeye yarar: 'Bambu ağacından takım kim, ben kim?' -H. Taner.

46 görüntülenme

serilip serpilmek

1) rahat bir biçimde yatmak; 2) gelişmek.

46 görüntülenme

... gibi yapmak

... imişçesine davranmak: Sever gibi yapmak.

44 görüntülenme

lafını yedirmek

iddialı olarak söylediği sözü geri alma zorunda bırakmak.

43 görüntülenme

havanda su dövmek

boşuna uğraşmak: 'Havanda su dövmeyelim, önce namussuzu bulalım sonra bunları konuşalım.' -M. İzgü.

42 görüntülenme

yalayıp yutmak

1) iştahla yemek; 2) mec. kötü bir davranış, söz karşısında ses çıkarmamak, kabullenmek.

42 görüntülenme

... elinden çıkmak

biri tarafından yapıldığı belli olmak: 'Giysi belli oldu, çok kaliteli, çok iyi terzi elinden çıkmış.' -M. İzgü.

41 görüntülenme

... canlısı

... düşkünü.

40 görüntülenme

ak sakaldan yok sakala gelmek

çok yaşlanıp iyice kuvvetten düşmek.

39 görüntülenme

sayı hesabıyla

bir spor yarışmasında bir sporcu veya takımın kazandığı sayı bakımından: 'Sayı hesabıyla bir galibiyeti bile öpüp de başımıza koyacaktık.' -H. Taner.

38 görüntülenme

... ziyafeti çekmek

herhangi bir şeyi en iyi biçimde başarmak, herhangi bir yönüyle doyurmak: Orkestra tam bir müzik ziyafeti çekti.

38 görüntülenme

zurnacının karşısında limon yemek gibi

birinin zihni çelinip işini göremeyecek duruma getirildiği anlatılırken söylenen bir söz.

38 görüntülenme

(bir şey birinin) başının altından çıkmak

birinin hilesiyle yapılmak: 'Anlaşıldığına göre bu iş Saniye'nin İstanbullu anasının başının altından çıkmıştı.' -R. N. Güntekin.

38 görüntülenme

benzetmek gibi olmasın

kötü bir sona uğramış birinden veya bir şeyden söz ederken, ona benzetilen kimse veya şey için kötü bir duygu beslenilmediğini anlatan bir söz.

38 görüntülenme

dizlerinin bağı çözülmek

korkudan ayakta duramayacak duruma gelmek: 'Mengene gibi bir el, cerrahın yakasına yapışınca zavallının dizlerinin bağı çözülecek gibi oldu.' -İ. O. Anar.

37 görüntülenme

(bir davranışı birine) reva görmek

bir davranışı, bir olayı bir kimse için uygun görmek: 'İstanbul'da işgal kuvvetleri fertlerinin halka reva görmediği cefa ve zulüm kalmamıştır.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

37 görüntülenme

(bir durum) açığa çıkmak

1) belli olmak, anlaşılmak: 'Ama daha önemlisi komünle bizim aramızda bir anlayış farkı olduğu açığa çıktı.' -A. Ümit. 2) rıhtıma aborda veya kıçtankara olmuş bir gemi bulunduğu yerden kalkarak daha uzaktaki bir yere demirlemek üzere kıyıdan uzaklaşmak.

37 görüntülenme

... duygusu uyandırmak

bir duygu oluşturmak: 'Bu çeşit mülahazalar bizde ancak bir isyan duygusu uyandırabilirdi.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

37 görüntülenme

yüksekten uçmak

1) yükseklerde dolaşmak; 2) argo palavra atmak, çok abartmak.

36 görüntülenme

(...-mesi) an meselesi

olması her an mümkün, sürekli gerçekleşebilecek durumda: Dayımların gelmesi an meselesi.

36 görüntülenme