Deyimler

Toplam 11,193 deyim bulundu. Alfabetik sıraya göre listeleniyor.

(birinin) ağzına bir parmak bal çalmak

birini tatlı sözlerle veya çeşitli hediyelerle bir süre için kandırmak, oyalamak: 'Hürriyet, müsavat diye herkesin ağzına bir parmak bal çaldılar.' -H. R. Gürpınar.

13

(birinin) ağzına sakız olmak

dedikodusuna konu olmak.

15

(birinin) ağzına tükürmek

hakaret ederek uyarmak.

11

(birinin) ağzından

1) birisinden dinleyerek: Bu şiiri Âşık Veysel'in ağzından yazdım. 2) adına.

11

(birinin) ağzından kapmak

1) birinin bildiği şeyleri, ustalıklı konuşmalarla ona sezdirmeden öğrenmek: 'Bütün bu lafları harfi harfine Fatma Hanım'ın ağzından kapmış, bana kendi sözleri imiş gibi tekrar ediyor.' -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) birinin konuşmasını keserek kendisi söze başlamak.

9

(birinin) ağzından lokmasını almak

birinin hakkı olan şeyi ondan almak.

11

(birinin) ağzını bağlamak

bir kimseyi herhangi bir sebeple söz söyleyemez duruma getirmek, susmak zorunda bırakmak: 'Ortağım burada kocama basmış büyüyü, basmış büyüyü. Dilini, ağzını bağlamış adamcağızın.' -R. N. Güntekin.

8

(birinin) ağzını bıçak açmamak

üzüntüsünden söz söyleyecek durumda olmamak: 'O gittiği günden beri Zeynep kadının ağzını bıçak açmıyor.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

16

(birinin) ağzını dilini bağlamak

birini konuşamaz duruma getirmek: 'O şıllık basmış büyüyü, adamcağızın ağzını dilini bağlamıştı.' -R. N. Güntekin.

15

(birinin) ağzını kapamak

kendisine çıkar sağlaması için bir kimseyi susturmak.

15

(birinin) ağzını kullanmak (satmak)

birinin söylediklerinin aynısını söylemek.

13

(birinin) ağzını tıkamak

sözünü kesmek, susturmak.

9

(birinin) ağzının içine bakmak

1) ne söyleyeceğini beklemek; 2) onun sözüne göre davranmak.

14

(birinin) ağzının içine girmek

1) çok yanaşmak, iyice sokulmak; 2) hayranlıkla, büyük bir zevkle seyredip dinlemek.

10

(birinin) ağzının kokusunu çekmek

bir kimsenin çekilmez davranışlarına katlanmak.

12

(birinin) ahı tutmak

birinin ilenmeleri gerçekleşmek.

9

(birinin) ahı yerde kalmamak

yaptığı ilenme er geç etkisini göstermek.

9

(birinin) ahını almak

ah almak: Ana baba ahını almak doğru değildir.

11

(birinin) ak dediğine kara demek

inatçılık ederek karşısındaki ile anlaşmaya yanaşmamak.

13

(birinin) aklına koymak

bir kimse birine, bir şey telkin etmek.

9

(birinin) aklını çelmek

1) niyetinden, kararından caydırmak: 'Böyle olursa zamanla kızının aklını çelmek kolaylaşırdı.' -N. Cumalı. 2) ayartmak, baştan çıkarmak: 'Hasan gelip Reha Bey'in, beni filan gazinoda beklediğini söyleyerek aklımı çeliyordu.' -O. C. Kaygılı.

14

(birinin) aklını karıştırmak

birini ne yapacağını bilemez duruma getirmek, şaşırtmak, bocalatmak.

10

(birinin) aleyhine dönmek

destek vermekten vazgeçip karşı duruma geçmek.

13

(birinin) alnını karışlamak

küçümseyerek meydan okumak.

10

(birinin) anası ağlamak

çok sıkıntı çekmek, eziyet çekmek, bitkin duruma gelmek.

11

(birinin) anasını ağlatmak

kaba bir kimseye çok eziyet etmek, çok sıkıntı çektirmek: 'Kim ona yan bakarsa kemiklerini kırar, anasını ağlatırım.' -H. E. Adıvar.

13

(birinin) arkasını sıvamak

okşamak, övmek, iltifat etmek.

12

(birinin) ateşine yanmak

bir kimse yüzünden zarara uğramak.

12

(birinin) ayağına gitmek

alçak gönüllülük ederek veya saygı göstererek birinin yanına varmak.

9

(birinin) ayağının türabı olmak

bir kimse başka bir kimseye kul gibi bağlanıp onun her emrini yerine getirmek: 'Ayağınızın türabıyım, çakeriniz efendimizi dünyada bırakmam.' -M. Ş. Esendal.

9