Deyimler

Toplam 11,193 deyim bulundu. Alfabetik sıraya göre listeleniyor.

(birinin) canını acıtmak

birine acı vermek: 'Korku, canını acıtacak, elle tutulur gözle görülür bir madde oldu.' -N. Hikmet.

12

(birinin) cemaziyelevvelini bilmek

bir kimsenin herkesçe bilinmeyen, geçmişteki her türlü yönünü veya kötü durumunu bilmek.

11

(birinin) cesaretini kırmak

yürekliliğini gidermek, korkutmak: 'Zekânız size yardım etmez, bilakis cesaretinizi kırar.' -R. H. Karay.

10

(birinin) ciğerine işlemek

1) kötü söz, kötü davranış çok dokunmak, etkilemek; 2) kötü koku rahatsız etmek: 'Tezek kokusu burnumun direğini kırmış, ciğerime işlemişti.' -B. R. Eyuboğlu.

8

(birinin) ciğerini okumak

onun aklından geçenleri, gizli düşüncelerini bilmek: 'Mademki ... her baktığı insanın ciğerini dahi okuyordu, nasıl olup da etrafını saran mideci dalkavukların ikiyüzlülüğünü anlayamıyordu?' -H. Taner.

12

(birinin) ciğerini sökmek

bir kimseyi çok büyük zararlara uğratmak.

10

(birinin) ciğerini yakmak

bir kimseye büyük bir acı çektirmek.

12

(birinin) ciğerinin içini bilmek

çok yakından tanımak, her türlü düşüncesini bilmek: 'Ben böylelerinin ciğerinin içini bilirim, dedi. Bu kız hanım ölürse belki beni alır diye ümitlendi.' -R. N. Güntekin.

9

(birinin) çalımından geçilmemek

çok kurumlu olmak, çok çalımlı olmak.

14

(birinin) çanına ot tıkmak (tıkamak)

sesini çıkaramayacak, kötülük edemeyecek bir duruma getirmek, susturmak: 'İsterseniz çanıma ot tıkar, beni mahvedersiniz.' -O. Kemal.

10

(birinin) çenesini açtırmak

söz fırsatı vermek: 'Büyük hanım gece erken yatıp kocasının çenesini açtırmamak için şimdi öğle yemeklerinden sonra biraz kestiriyormuş.' -M. Ş. Esendal.

13

(birinin) çenesini bıçak açmamak

sıkıntı ve üzüntüden konuşamamak: 'Hiçbirimizin çenesini bıçak açmıyordu.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

16

(birinin) çukurunu kazmak

birinin felaketine yol açacak bir düzen kurmak.

12

(birinin) damarını bulmak

hoşlanabileceği biçimde davranıp uysallığını sağlamak.

12

(birinin) dediğine gelmek

birinin düşüncesini önce kabul etmezken sonradan doğru bulup kabul etmek.

11

(birinin) derdi başından aşkın (olmak)

1) birçok sorunu bulunmak: 'Kendi derdimiz başımızdan aşkın, bir de başkasının derdi ile uğraşacak vaktimiz yok.' -H. Taner. 2) aşırı derecede meşgul olmak: 'Benim derdim başımdan aşkın, bir de onunla uğraşamam şimdi.' -A. Ümit.

11

(birinin) derdi günü

çok ilgilenilen, üzerinde çok düşünülen şey: 'Onun derdi günü roman okumak! Dağ başındasın / Derdin günün hasretlik / Akşam olmuş / Güneş batmış / İçmeyip de ne halt edeceksin?' -O. V. Kanık.

10

(birinin) derdini deşmek (depreştirmek)

derdini hatırlatıp yeniden üzülmesine yol açmak.

12

(birinin) diline düşmek

yermek veya alay etmek amacıyla birinin kötü veya yanlış davranışını sürekli söylemek: 'Mahallede acubelerin diline düşmekten korkuyorum.' -P. Safa.

12

(birinin) dilini bağlamak

bir kimseyi herhangi bir sebeple söz söyleyemez duruma getirmek, susmak zorunda bırakmak: 'Ortağım burada kocama basmış büyüyü, basmış büyüyü. Dilini, ağzını bağlamış adamcağızın.' -R. N. Güntekin.

13

(birinin) dişini sökmek

kötülük edemeyecek duruma getirmek.

10

(birinin) dizginini çekmek

birinin aşırı davranışlarına engel olmak.

13

(birinin) dizginini kesmek

üzerindeki baskıyı artırmak.

13

(birinin) düğününde kalburla (elekle) su taşımak

bir yardımına karşılık olarak bekâr bir kimseye çok büyük bir yardımda bulunma sözü vermek.

11

(birinin) dümen suyunda gitmek

birine bağımlı olmak, her şeyde ona uyarak davranmak.

12

(birinin) dümenini bozmak

argo hileli işe engel olmak: 'Müdür beyin onların dümenini bozabilecek bir kudreti olmadığı belliydi.' -K. Korcan.

10

(birinin) ekmeğine yağ sürmek

istemediği hâlde birinin işine yarayacak biçimde davranmak: 'Bu name, cumhuriyetçilerin ekmeğine yağ sürdü.' -N. F. Kısakürek.

13

(birinin) ekmeğiyle oynamak

geçim kaynağını tehlikeye düşürmek.

9

(birinin) eli ayağı (olmak)

yardımcısı (olmak), her işine yarar (olmak).

11