Deyimler

Toplam 11,193 deyim bulundu. Alfabetik sıraya göre listeleniyor.

(birinin) harcı olmamak

bir iş, birinin yapabileceği nitelikte olmamak: 'Gitmeyin, uzaktan davulun sesi hoş gelir, yazı yaban, sizin harcınız değil, dedik.' -O. Kemal.

13

(birinin) hatırı için

bir kimsenin, gönlü hoş olsun diye: 'Ama bunca eziyete sırf oğlunun hatırı için katlandığına emin değildi artık.' -A. Kulin.

11

(birinin) hatırı kalmak

gücenmek, kırılmak: 'Eve geldiğiniz, gittiğiniz, bir yerde rastlaştığımız zaman elimi saygıyla öpmezseniz hatırım kalır.' -N. Hikmet.

11

(birinin) hatırından çıkmamak

sevdiği, saydığı birinin isteğini reddetmeyip gönlünü kırmaktan çekinmek.

11

(birinin) hatırını kırmak

üzmek, gücendirmek.

12

(birinin) havası olmak

bir kimsenin albenisi veya cana yakınlığı olmak.

10

(birinin) hesabına gelmek

yararına uygun, elverişli olmak.

11

(birinin) hışmına uğramak

birinden zulüm görmek.

11

(birinin) hoşuna gitmek

beğenmek: 'Zamanları yararak hatta zamanı geriye doğru sürerek kendisini bulmam hoşuna gitmişti.' -A. Kabaklı.

15

(birinin) huyuna suyuna gitmek

birini kızdırmayacak veya ürkütmeyecek biçimde uysalca davranmak, alışkanlıklarına, isteklerine uygun davranışlarda bulunmak.

10

(birinin) içini okumak

birinin gizli, saklı düşüncelerini anlamak: 'Çökük gözlerinin arkasında insanın içini ezberden okuyan bir hayat sezişi var.' -H. E. Adıvar.

11

(birinin) içini sarmak

sürekli düşünmek, hep onunla meşgul olmak: 'Saat dokuza yaklaşırken onun içini bir bayram sevinci sarardı.' -H. Taner.

12

(birinin) ifadesini almak

1) sorguya çekmek: 'Komiser Efendi, masanın başına oturup ifadesini almaya başladığı zaman ayağa kalktı.' -R. N. Güntekin. 2) görgü tanığının anlattıklarını yazmak; 3) argo tepelemek; 4) argo üstün gelmek, yenmek.

13

(birinin) iltiması olmak

arkası, kayırıcısı olmak.

8

(birinin) ipini çekmek

birini ölçülü davranmaya zorlamak.

11

(birinin) ipiyle kuyuya inilmez

'kendisine güvenilmez' anlamında kullanılan bir söz: 'O tüysüz keratanın ipiyle kuyuya inilmez.' -A. İlhan.

11

(birinin) ismini vermek

adını vermek.

9

(birinin) işi rast gitmek

şans yardımıyla işi iyi, istediği gibi olmak.

11

(birinin) işini bitirmek

argo öldürmek.

9

(birinin) iştahı açılmak

yemek isteği artmak.

11

(birinin) iştahı kabarmak

isteği çoğalmak, heveslenmek: 'Derken, yavaş yavaş benim de iştahım kabarmaya başladı.' -R. N. Güntekin.

9

(birinin) izinden yürümek

birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek.

14

(birinin) izine basmak

esk. gözden uzaklaştırmayarak ne yaptığını gözetlemek.

11

(birinin) kafasını vurmak

esk. bir kimsenin kafasını kesmek.

11

(birinin) kalbini doldurmak

yüreğini sevgiyle ısıtmak.

12

(birinin) kanı kaynamak

coşkun ve kıpırdak olmak: Çocuğun kanı kaynıyor.

10

(birinin) kanına ekmek doğramak

1) birinin ölümüne yol açarak sevinmek; 2) birini küçük düşürmek, birine zarar vermek.

11

(birinin) kanına susamak

belasını aramak: 'Ben onun kanına susadım diyor, başka bir şey demiyor.' -Y. Kemal.

10

(birinin) kanını kurutmak

canından bezdirmek.

11