Deyimler

Toplam 11,193 deyim bulundu. Alfabetik sıraya göre listeleniyor.

(herhangi bir şeyi) sokakta bulmamak

herhangi bir şeyi değerli ve önemli bulmak: 'Ben böyle şeye gelemem efendim... Ben canımı sokakta bulmadım efendim.' -R. N. Güntekin.

11

(herhangi bir şeyi) şekle sokmak (koymak)

1) uygun bir biçime girmesini sağlamak; 2) herhangi bir biçimde sonuca ulaştırmak.

13

(herhangi bir yerde) ne arıyor

'neden oraya gitmiş' anlamında kullanılan bir söz: Sen burada ne arıyorsun, haydi çabuk eve!

11

(herhangi bir yılın) kurası olmak

ask. o yıl askerlik çağına girenlerden olmak.

10

(içinde) at koşturmak

bir alanda çok geniş olduğu için alabildiğine rahat hareket edebilmek: 'Büyüklerin, içinde at koştur diye tarif ettikleri taşlık ve sofaları vardı.' -R. N. Güntekin.

15

(iş) ortada olmak

yapması gereken kişi belli olmamak.

11

(iş) pot gelmek

sonu iyi olmamak, ters gelmek: 'İşlerin doğru gitmeyen, pot gelen yerleri çok ise de sorulunca söylenecek karşılıklar bulunmuştu.' -M. Ş. Esendal.

12

(iş) üç nalla bir ata kaldı

eline önemsiz bir imkân geçtiğinde büyük işlerin düşüne kapılanlar için söylenen bir söz.

8

(işi veya durumu) duman olmak

argo 1) işi, durumu berbat olmak; 2) bir kimse veya bir şey ortadan kaybolmak.

12

(işi) tavına getirmek

işi en uygun duruma getirmek.

14

(kızın) boyu bacadan mı aştı?

'daha evlenecek yaşta değil' anlamında kullanılan bir söz.

10

(parayı) avucuna saymak

peşin olarak ödemek.

12

(söz) abes kaçmak

uygun düşmemek.

13

(şuna veya buna) kalsa (kalırsa)

1) herhangi birinin kanısınca: Bana kalırsa siz yanılıyorsunuz. 2) elinden gelse, elinde olsa: 'Bana kalsa çok daha önce gelirdim buraya.' -A. Ümit.

8

(şundan veya bundan) kalır yeri yok

ayrımsız, farksız: 'Bu heriften bıktım. Macit'ten kalır yeri yok.' -N. Hikmet.

10

(tavşan boku gibi) ne kokar ne bulaşır

'kimseye iyiliği de dokunmaz, kötülüğü de' anlamında kullanılan bir söz.

12

(üstünden veya paçalarından) kibarlık akmak

tkz. aşırı derecede kibar davranmak.

13

(üstüne) kalem çekmek

gereksiz olduğunu belirtmek için üstünü çizmek.

10

(üzerine) tüy dikmek

tkz. kötü bir durum almış bir işi büsbütün kötü bir duruma sokmak: 'Otelin kapıcısı yalan söylemekte tüy dikiyordu.' -S. F. Abasıyanık.

11

(vücudun bir yerine) kan oturmak

bir damarın çatlamasıyla sızan kan, dokular arasına akıp kalmak.

10

a'dan z'ye (kadar)

baştan aşağı, tamamen, tamamıyla, bütünüyle: Evini a'dan z'ye değiştirdi.

13

aba gibi

kaba ve kalın (kumaş).

11

abanoz gibi

1) çok sert: Abanoz gibi tahta. 2) kapkara.

13

abazan kalmak

1) uzun süre cinsel ilişkide bulunmamak; 2) aç kalmak.

11

abdest almak

1) Müslümanlar, belli ibadetleri yapabilmek için bir düzen içerisinde bazı organları yıkayıp bazılarını mesh ederek arınmak; 2) boy abdesti almak.

15

abdest bozmak

idrar veya dışkı yapmak.

10

abdest tazelemek

abdesti bozulmadığı hâlde yeniden abdest almak.

12

abdesti gelmek

abdest bozmaya gereksinim duymak.

12

abdesti kaçmak

abdesti bozulmak.

9