Deyimler

Toplam 11,193 deyim bulundu. Alfabetik sıraya göre listeleniyor.

(bir şey) kursağında kalmak

istenilen bir şey gerçekleşememek, yarım kalmak.

10

(bir şey) mecrasında gitmek

bir iş kurallarına uygun bir biçimde yürümek.

7

(bir şey) muallakta olmak (kalmak)

sonuca bağlanmamak, sürüncemede kalmak.

11

(bir şey) su gibi gitmek

bol bol harcanmak.

9

(bir şey) su sabun görmemek

çok kirli olmak: 'Elleri, tırnakları, yüzü günlerdir su sabun görmemişti sanki.' -A. Kulin.

13

(bir şey) suyu nereden geliyor?

'bir işi görmek için harcanan para hangi kaynaktan sağlanıyor?' anlamında kullanılan bir söz.

14

(bir şey) ters gitmek

bir iş doğru ve düzgün yürümemek, sorun çıkmak: 'Kadın elinde olmadan yutkundu, bir şeylerin ters gittiğini hemen anlamıştı.' -O. Aysu.

10

(bir şey) yolunda görünmek

sorunsuz olduğu anlaşılmak: 'Gecekondunun ışıkları yanıyor ve her şey yolunda görünüyordu.' -O. Aysu.

14

(bir şey) yüzü görmemek

...-den yoksun olmak, uzak bulunmak: 'Yüzyıllardan beri sabah yüzü görmemiş uçsuz bucaksız kıraç topraklar.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

12

(bir şeyde) gözü olmak

bir şeyi ele geçirmek isteği beslemek: 'Allah bilir, milletvekilliğinde de gözü vardır.' -H. Taner.

12

(bir şeyde) gözü olmamak

1) bir şeye sahip olmayı istememek; 2) heves beslememek, fazla önem vermemek: 'Giyinip kuşanmakta, gezip tozmakta gözüm yok.' -R. N. Güntekin.

17

(bir şeyde) hayır kalmamak

işe yarar durumu kalmamak, artık işe yaramaz olmak: 'Bir iki yıla varmaz, ne evden ne eşyadan hayır kalır.' -Y. K. Karaosmanoğlu.

7

(bir şeyde) iş yok

tkz. 'o şeyden yarar beklememeli' anlamında kullanılan bir söz.

16

(bir şeyde) karar bulmak

1) kararlı bir durum almak; 2) yatışmak.

8

(bir şeyde) tuzu olmak

katkısı olmak.

12

(bir şeyden, birinden) geri kalmamak

1) yapmaktan kaçınmamak: 'Daima müttefikler lehine çarpışmaktan geri kalmadılar.' -F. R. Atay. 2) birinden daha az başarılı olmamak.

10

(bir şeyden) baş alamamak

çok uğraştıran bir konu yüzünden vakit ve fırsat bulamamak: 'Benim hilem hurdam yoktur, canı isteyen baktırmasın, zaten bu sanattan memnun değilim. Lakin baş alamıyorum ki.' -H. R. Gürpınar.

8

(bir şeyden) baş almak

fırsat bulmak: 'Ara sıra işten baş aldıkça Semiha'yı özlüyordum.' -R. N. Güntekin.

15

(bir şeyden) başını alamamak

bir şeyden kurtulamamak: Dertten başını alamıyor.

9

(bir şeyden) dem vurmak

bir şeyden söz etmek, konu açmak: 'Benim gibi kurak çölde yaşayanların şiirden, hünerden dem vurmaları nasıl mümkün olur?' -A. Kabaklı.

13

(bir şeyden) el ayak (etek) çekmek

uzaklaşmak, kaybolmak: 'Tarzının, yönteminin piyasadan el ayak çekmek zorunda kalacağını açık seçik kavrıyorsunuz.' -S. İleri. 'Bazı meddahlar da Karagöz oynatmış, şahbaz, hayalbaz veya hayalî isimleriyle yaşadıktan sonra temaşa hayatımızdan el etek çekmişlerdir.' -S. Ayverdi.

19

(bir şeyden) geçilmemek

bol, çok, aşırı olmak: Çarşıda meyveden geçilmiyor.

14

(bir şeyden) gözünü ayırmamak

bir şeye sürekli olarak bakmaktan kendini alamamak: 'Ateşoğlu, bir yandan da gözlerini deniz yüzüne gelen ve yüzde suyu fokurdatan hava habbelerinden ayırmıyordu.' -Halikarnas Balıkçısı.

11

(bir şeyden) hayır görmemek

bir şey kendisine yararlı olmamak: 'Ne o, ne ben bu seçimlerimizin hayrını görmüştük!' -H. F. Ozansoy.

15

(bir şeyden) hayır yok

'bir şey yararlı değil' anlamında kullanılan bir söz.

9

(bir şeyden) ileri gelmek

1) oluşmak, meydana gelmek: 'O kadar üşümesi trende saatlerce hareketsiz kalmasından ileri geliyordu.' -S. F. Abasıyanık. 2) neden olmak; 3) bağlı bulunmak.

12

(bir şeyden) kâm almak

umduğunu ve istediğini elde etmek, dilediği biçimde zevk almak, keyfini çıkarmak.

13

(bir şeyden) kapı açmak

1) bir şeyin sözünü etmek veya bir işe başlamak; 2) pazarlığa çok yüksek bir fiyatla başlamak.

9

(bir şeyden) mana (manası) çıkmak

anlamına gelmek, anlamını taşımak: 'Kızın adını Emel koydu. Oğlanınkini Fethi ... Sanki bundan emelini fethetmiş manası çıkıyordu.' -H. R. Gürpınar.

8